Trabzon ve İlçeleri Kültür Web Tanıtım Sitesine Hoş geldiniz
  Trabzon Tarihi
 
TRABZON TARİHİ -1

Trabzon'un kuruluşu M. Ö. 2000 yıllarına inmektedir. Erzurum dan geçen ve İran sınırına varan, Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayan tarihi İpek Yolunun başlangıcında kurulan Trabzon şehrinin ilk kurucularının Ortaasya ve Kafkaslardan bölgeye gelen Turani kavimlerden Marlar, Tibarenler ve Moskların olduğu tarih kitaplarında yer almaktadır.

Trabzon'un kuruluşundan itibaren geçirdiği devreler şöyle sıralanabilir.

I. Devir: Kuruluşundan serbest şehir oluncaya kadar geçen devir (M. Ö. 2000-M. Ö. 750).

Bu devir karanlık geçen bir devirdir. Bahçecik mevkiinde bulunan bazı kalıntılar bize bu bölgeye ilk defa Kafkasya'dan Mosklar, Tibarenler ve Marların gelerek tarım ve balıkçılık ile meşgul olduklarını bildirmektedir. Orta Asya'da ve Orta doğu'dan gelen ticaret yollarının denize ulaştığı yer olan Trabzon'un ticari ve stratejik önemi bu dönemde de Ege kıyıları halkınca biliniyordu.

Efsane olmakla birlikte meşhur Argonatlar Seferi bunu gösterir. "Colehide-Kolşit" denilen şimdiki Gürcistan'ın bir kısmını ve oradan batıya doğru Trabzon'a kadar uzanan sahili içine alan mıntıkanın ormanlarının zenginliği ve dağlardaki madenler daha o zamanlarda meşhurdu. Milattan çok önce geçtiği sanılan seferin gayesi Kolsşit'te asılı olduğu dilden dile dolaşan bir altın postu elde etmekti. "Altın post" un bu bölgenin zenginliğinden kinaye olduğu söylenir. Her halde buraların servetine alâmetti. Bazı rivayetlere göre madencilik sanatı bu bölgede oturan bir kavim tarafından bulunmuştur.

II. Devir: Serbest Şehir Devri (M. Ö. 750 M. S. 50).

Bu devir M. Ö. 8. Yüzyıl ortalarından Miladın ilk yüzyılı ortalarına kadar süren devirdir. Bu devirde M. Ö. 756 yılında Sinop'tan kolonizatör Miletliler Trabzon'a gelmişlerdi. Zamanlarının en iyi denizci ve tüccarları olan bu kolönizatörler aslen iyonya'nın en önemli merkezlerinden Milet şehrindendirler. Buna nisbeten Miletliler veya Mileliler diye tanınırlar.

Ege kıyılarından kalkıp boğazları aşarak Karadeniz'e çıkan ve herşeyden önce ticaret fikriyle hareket ettikleri söylenen Miletliler ilkin M. Ö. 785 yılında savaşla Sinop'u'ele geçirmişlerdir. Tabii limanıyla Sinop Şehri bu insanların merkezi olmuş ve oradan Karadeniz'in her tarafına, alışverişe elverişli buldukları noktalara yayılmış ve yerleşmişlerdir.

Miletliler, Sinop'u elde ettikten 29 yıl sonra Ordu ve Giresun ile birlikte, kendilerinden önce var olan Trabzon'a da gelmişler ve ne şekilde olduğu bilinmeyen bir surette yerleşmişlerdir.

Şehirden ilk bahseden, M. Ö. 400 yılında Onbinlerin bakiyesi olan sekizbin küsür kişilik ordu ile Trabzon'a gelen Yunanlı komutan ve filozof Ksenefon'dur. Şehir O'nun zamanında Sinop'a belli bir vergi ödüyordu. Onbinler Trabzon'da kendi dilini konuşan Sinop'a mensup Miletlileri buldular. Bir ay kadar Trabzon'a misafir kaldıktan sonra memleketlerine deniz yoluyla ulaşmak istediler. Ancak, Trabzonluların gemilerinin önemli bir kısmı seferde olduğu için ordunun yanlızca bir kısmının Trabzonluların yelkenleriyle denizden, diğer kısmının ise karadan yollarına devam ettiği kaydediliyor.

Miletliler, Trabzon'dan Asya'nın göbeğine ve Ortadoğuya ulaşan ticaret yolları üzerinden akan alışveriş hareketlerinin bağlanıp çözüldüğü Trabzon'da çok büyük servetler elde etmişler ve merkezleri olan Sinop'u her sahada geride brakmışlardı. Trabzonluların yüzlerce parçalık gemileri gelen ve giden ticaret emtiasını Karadeniz'in her tarafına ve boğazları aşarak Ege kıyılarına taşıyordu.

M. S. birinci yüzyılın ortalarına kadar, bazı sarsıntılarla birlikte devam eden bu serbest şehir dönemi Roma hakimiyeti takip etti.

III. Devir: Roma Devri (50-395)

Romalılar, diğer Yunan sömürgelerine yaptıkları gibi Trabzon'a da "Serbest Şehir" ünvanı ve imtiyazını bırakmışlardı. Trabzon Romalılar için doğuda bir üs ve iaşe merkezi halini almıştı. Karadeniz'deki Yunan sömürgelerinin merkezi olan Sinop, Roma döneminin başında önemini kaybetmişti. Trabzon ise giderek güç kazanmış ve Karadeniz'in en işlek iskelesi, en canlı ticaret merkezi haline gelmişti.

Romalılar Trabzon'a konumundan dolayı özel önem veriyorlardı. Roma imparatoru Adrian M. S. birinci yüzyılda şimdiki Kalepark / Güzelhisar'ın denize doğru uzanan kayaların altını oydurarak bir liman yaptırmıştı. Osmanlı devrine kadar işe yarar halde kalmış olan bu liman sonraları kumla dolmuş ve kullanılmaz hale gelmiştir.

Latince Bella Castron limanı olarak anılan bu liman, Avrupa-Asya ve Ortadoğu ticaretinde çok önemli bir yere sahipti. İçten veya denizden gelen transit emtia deve ve gemilerden, limanın tam üstündeki etrafı surla çevrili olan ve zamanına göre umumi mağaza mahiyetinde olan bu antrepoya boşaltılır, içeriye veya taşraya gidecek olan emtia dahi oradan yüklenirdi. Burası Avrupa'dan Asya'nın ortalarına kadar ulaşan tarihi ipek yolunun deniz ucundaki basamağında kurulan bugünkü manasıyla bir serbest bölge idi.

Trabzon'un asıl şehirden bir buçuk iki kilometre doğuda bulunan bu transit limandan başka dahili ticarete mahsus bir limanı daha vardı. Bu ikinci liman şehrin denize paralel giden kale duvarının önünde ve bugünkü moloz mevkiinde idi. Doğu taraftan şehir surlarının denize uzatılmış bir kolu ve bir kulesi tarafından korunan Moloz Limanı son yıllara kadar ayakta kalabilmiş, ancak sahil yolunun açılmasıyla birlikte kalıntılarının önemli bir kısmı yok olmuştur.

Bundan sonra Trabzon ve Doğu Karadeniz Bizanslılar ile Müslümanlar arasında el değiştirdi. 733 yılında Müslümanlar bölgede yeniden hakim olmuşlarsa da bu durum uzun sürmedi ve Trabzon 739 yılında Bizanslılar tarafından geri alındı. Ancak şehir surların dışında Müslümanların hakimiyeti uzun yıllar devam etti.

Bizanslılar devrinde Trabzon Irak'ın da iskelesi idi. Abbasiler ilk devirlerde İstanbul'dan Müslümanlara satılmak üzere ticaret eşyasının gönderildiği başlıca liman Trabzon'du. O zamanlarda Trabzon'da daimi sürette oturan Müslüman tacirler vardı. Karadeniz'e Araplarca "Bahr-i Tirabizanda" denilmesi de Trabzon'un o dönemdeki önemini göstermektedir.
Trabzon çok eski bir yerleşim merkezidir. İlk sâkinleri Orta Asya’dan gelen Turan Türklerinden Tibarenler ve Elizonlardır. Trabzon, Hitit İmparatorluğunun sınırları dışında kalmıştır. İyonlular Sinop’tan Trabzon’a gelerek Türk asıllı Turanlılara bağlı Tibarenlerin elinden Trabzon’u alarak Karadeniz’de işlek bir ticâret merkezi ve limanı kurdular. M.Ö. 6. asırda Persler bu bölgeyi ele geçirdiler. Makedonya Kralı İskender, İran’ı (Persleri) yenerek bütün Anadolu ve İran’ı krallığına kattıysa da Trabzon’u ele geçiremedi. Makedonya Kralı İskender’in ölümünden sonra imparatorluğu komutanları arasında bölündü. Bu esnâda Trabzon’da Kuzey Karadeniz ve Kırım’ı içine alan Pontus Krallığı kuruldu.

Pontus Krallığı Yunanca konuşan ve Yunan kültürü içinde erimiş Pers asıllı kralların idâre ettiği bir krallıktı. M.Ö. 750 senelerinde kurulan bu krallığı iç savaşlar zayıflattı. Mitridates karışıklığı adıyla târihe geçen bu savaşlara Roma İmparatorluğu da Seledat, Luka ve Lumbos isimli üç komutan emrinde büyük bir ordu gönderdi. Bu komutanlar karışıklıkları bastırıp sonra da bu krallığı işgâl ederek Roma’ya kattılar. Roma İmparatorluğu M.S. 395’te ikiye bölününce Trabzon’da Anadolu gibi Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. M.S. 2. asırda İmparator Hadrianus ve 6. asırda Justinianus Trabzon şehrini ve limanını îmâr ettiler ve su kemerlerini yaptırdılar. Bizans devrinde İslâm orduları Trabzon’u feth için geldilerse de Trabzon’u alamadılar. Bizans devrinde Sâsânî ve Türk akınlarında da Trabzon alınamadı.

Haçlı Seferlerinde Lâtinler Bizanslıları İstanbul’dan kovunca, İznik’e geçici olarak sığınan Bizanslılar, Trabzon’da da İkinci Bizans İmparatorluğunu kurdular. On üçüncü asırda genişleyip bütün Karadeniz’e yayıldılar. Sonraları gittikçe küçülerek sâdece Trabzon şehri ve civarında kaldılar.

İmparator Hanedanı olan Komnenuslar, 1057-1059 ve 1081-1185 arasında 106 yıl Bizans tahtında, 246 yıl da Trabzon’da saltanat sürdüler. Bu arada 1222-1235 yılları arasında Gidos, 1340-1342 yılları arasında da Paleologos hanedanları Trabzon’da iktidar oldular. Fakat 257 yıl boyunca Trabzon Bizans İmparatorluğu tam bağımsız olmayıp, Anadolu Selçuklularına, Moğollara, Akkoyunlulara, 1456’da Osmanlılara vergi ve asker vererek tâbi oldular.

Sultan İzzeddîn Keykavus, Trabzon İmparatoru Birinci Alexius’u yenip esir aldı. Sultan İzzeddîn Keykavus’un kardeşi Sultan Alâeddîn Keykubâd Maçka’yı fethetti. Trabzon Kalesini kuşattı. Türk askerleri burçlara tırmanmışken çıkan şiddetli bir fırtınayla bu kuşatma neticesiz kaldı. Trabzon İmparatoru her sene vergi vermeyi ve Selçuklu Sultanı istediği zaman teçhizatlı bin asker göndermeyi kabul etti.

Trabzon’un yalçın ve sarp dağ silsilesiyle İç Anadolu’dan ayrılması ve Trabzon Kalesinin savunmaya müsâit oluşu sebebiyle Selçuklular bu şehri alamadılar. Böylece Trabzon fethi 400 sene gecikmiş oldu.Selçuklu komutanlarından Emir Ahmed emrindeki Emir Yâkub ve Îsâ Bön, Çoruh havzası ve bütün Doğu Karadeniz bölgesini feth etmişlerdir. Târihçi AnnaComnena’ya göre Trabzon’u da fethetmişlerse de sonradan Theodoros Gabras Trabzon’u geri almıştır.

Bundan sonra İlhanlılara, Timurlulara, Akkoyunlulara vergi veren Trabzon, Fâtih Sultan Mehmed Han devrinde Osmanlı Devletiyle karşı karşıya geldi. Osmanlı Devletinin rakibi olan Akkoyunlular, kız alarak akrabâ oldukları Trabzon Rum İmparatorlarını koruyorlardı. 1352’de İmparator Üçüncü Alexius’un kızı Prenses Maria AnnaDespina, Akkoyunlu şehzâdesi Fahreddîn Kutlu Beyle, bu prensesin 3 kız kardeşi de 3 Türk şehzâdesiyle evlendi. İmparator Dördüncü Alexius ise bir kızını Karakoyunlu Türk Sultanı Cihan Şaha, diğerini Bizans İmparatoru Sekizinci İoannes Paleologos’a vermişti. İmparator Dördüncü İoannes de kızı Despina Yekatherina Thendora’yı Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan Beyle evlendirdi.

Fâtih Sultan Mehmed Han zahmetli bir kara ve deniz seferinden sonra, 26 Ekim 1461’de Trabzon’u fethetti. Muhasara 40 gün sürdü. Amiral Kâzım Bey, Doğu Karadeniz’i korumak için Trabzon’da bırakıldı.

Fâtih Sultan Mehmed Han, Trabzon Bizans İmparatoru Komnenus’u İstanbul, Edirne ve sonra da Serez’e sürdü. Kendisine bir mâlikâne verdi. Fakat Komnenus, Fâtih’in rakibiUzun Hasan ile mektuplaşıp, Osmanlı Devleti aleyhine çalışınca İstanbul’da İmparator İkinci David ile 4 oğlu ve 1 yeğeni îdâm edildiler.

Trabzon’da bir müddet kalan Fâtih, Sinop fâtihi Hızır Beyi vâli olarak bıraktı. Trabzon’da daha sonra Hayreddîn Paşa, Zağnos Paşa, Ali Bey ve Mahmûd Paşa vâlilik yaptılar. Altıncı vâli Yavuz’dur.

Yavuz Selim’in 20 yıl sancakbeyliği zamânında Trabzon tamâmen bir Türk şehri oldu. Kültür ve sanat eserleriyle donatıldı. Yavuz’un oğlu Kânûnî Trabzon’da doğdu ve çocukluğunu burada geçirdi. Trabzon bir beylerbeylik yâni eyâlet merkezi oldu. Bu beylerbeyliğin tek merkez sancağı (vilâyeti) vardı.

Fâtih’in İstanbul’dan sonra ikinci yıktığı Bizans İmparatorluğu Trabzon’dur. Trabzon, Türklerin Anadolu topraklarında fethettikleri sonuncu şehirdir. Böylece Doğu Roma tamâmen silinmiştir. Bütün Anadolu Türk hâkimiyeti altına girmiştir.

Birinci Dünyâ Harbinde Ruslar 1916’da Trabzon’u işgâl ettiler. Bu işgâl bir sene sürdü. İşgâl sırasında ve sonra Rum ve Ermeniler çok zulüm yaptılar. Köy ve kasabaları yaktılar. Trabzonlular direnişe geçtiler. Değirmendere yoluyla Ermeni ve Rumları yendiler. 25 Şubat 1918’de imzâlanan Brest-Litovsk Antlaşması ile Trabzon yeniden Türk hâkimiyetine geçti.

Trabzonlular Millî Mücâdelede (İstiklâl Harbi) büyük hizmetler verdiler. Cumhûriyetin îlânından sonra Trabzon kendi adını taşıyan ilin merkezi oldu.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol